Türkiye’de pekçok genç kadın insan anneliğindense hayvan anneliğinden bahsediyor. Bir anne ve bebeğinin içgüdüsel ilişkisinden değil, anne kedilerin yavrularını korumak için adeta şövalyeye döndüğü, dişi bir köpeğin yavrusuna sarıldığı, bir tarlakuşunun koskoca biçerdöver geçerken ezilmek pahasına yumurtalarını terk etmediği, yahut yavrularını kanatları altında koruduğu görüntüleri paylaşmayı tercih ediyor. Anneliğin özel, derin, farklı bir deneyim olduğunu bilseler de insan söz konusu olduğunda bunu açıkça dillendirmiyorlar. En sevmedikleri laflardan birisi "annelik kutsaldır."
Şimdi bence annelik bambaşka bir bağ. Baba da çocuğunu sever muhakkak ama bir kere çocuk annenin karnında uzun süre duruyor. Sonra emzirme süreci var. Düşünün, bebek aylarca besinini bile annesinden alıyor. Babayla bu tip bağlar yok. Yine de pekçok kadın ülkemizdeki kutsal annelik vurgusundan rahatsız oluyor.
Vallahi haklılar bence; çünkü Türkiye’de anneliğin değerinden bahsettikleri anda zincirleme bir rol, görev ve yakıştırmaya maruz kalıyorlar. “Annelik çok önemli, bambaşka bir deneyim” dediğinde, “tabi, annelik kutsaldır”dan girip, cennetin annelerin ayaklarının altında olmasından, kadının esas rolünün annelik olmasından çıkanlar var. Kutsal dediğin anda bir de bakmışsın "kadının yeri evidir" diyenlerle aynı pozisyona düşmüşsün. Anne ve yavrusunun özel bağından dem vurduğunda bir de bakmışsın "zaten kadının esas görevi anneliktir” diyenlerden tut, kadının aslında çalışmaması, erkenden evlenmesi, evinde oturması ve çocuk büyütmesi gerektiğini söyleyenleri onaylamış gibi olmuşsun. Bir de bakmışsın “kadının dışarıda işi ne?” diyenlerle, “o saatte orada ne işi varmış?” diyenlerle, “kadın dışarıda gülmemelidir” filan diyenlerle aynı yerde saf tutuyorsun.
Pekçok genç kadın bunun farkında olduğundan temkinli konuşuyor. Anneliğin öneminden bahsetmeyegörsünler, biliyorlar ki bir “paket programa” maruz kalacaklar ve o paketin içinde asla onaylamayacakları çok şey olacak. O yüzden “annelik en güzel meslek” gibi sözlere, haklı olarak, ilk başta onlar tepki veriyor.
Başka konularda da böyledir. Laik kesim diye tabir ettiğimiz insanlar içki içmeseler bile, veya ayda yılda bir içseler bile içki hakkında kötü konuşulmasına karşıdırlar. Aslında nadir içiyordur, hani olmasa hiç aramaz; ama kötülenmesini de istemez; zira içkiyi kötüleyenler yine komple bir paket programla karşılarındadır ve onlara bir konuda katıldıklarında, zincirleme bir onaylama talebine maruz kalacaklarından ötürü kaygı duyarlar. Tabiri caizse elini versen kolunu kaptırma riskin vardır.
İnsanlar bir konuda verilecek taviz başka konularda da tavizler doğurabileceği için tepkisel bir tavır sergiliyor.